-
1 çalışma
اجتهاد [اِجْتِهَاد]Anlamı: çalışma işi -
2 entrika
1. أحبولة [أُحْبُولَة]2. تدليس [تَدْلِيس]3. حيلة [حِيلَة]4. خداع [خِدَاع]5. خديعة [خَدِيعَة]6. دسيسة [دَسِيسَة]7. رواغ [رَوَاغ]8. روغان [رَوَغَان]9. غش [غَشّ]10. غش [غِشّ]11. كيد [كَيْد]12. مؤامرة [مُؤَامَرَة]13. محل [مَحْل]14. مخادعة [مُخَادَعَة]15. مراوغة [مُرَاوَغَة]16. مكرة [مَكْرَة]17. مكيدة [مَكِيدَة]18. مواربة [مُوَارَبَة] -
3 katsayı
- açısal katsayı
- akış katsayısı
- aktif toprak basıncı katsayısı
- aşırı yükleme katsayısı
- basınç katsayısı
- benzerlik katsayısı
- boşluk katsayısı
- bulanıklık katsayısı
- büzülme katsayısı
- çevirme katsayısı
- dağıtım katsayısı
- dayanıklılık katsayısı
- difüzyon katsayısı
- direnç katsayısı
- diversite katsayısı
- doyma katsayısı
- doyurma katsayısı
- düzeltme katsayısı
- emme katsayısı
- emniyet katsayısı
- ergime katsayısı
- faydalı çalışma katsayısı
- faydalı takat katsayısı
- flambaj katsayısı
- geçirgenlik katsayısı
- geçirimlilik katsayısı
- genişleme katsayısı
- genleşme katsayısı
- geri kazanma katsayısı
- güç katsayısı
- gün ışığı katsayısı
- güvenirlik katsayısı
- güvenlik katsayısı
- hacmen genişleme katsayısı
- hemzamanlama katsayısı
- higroskopiklik katsayısı
- homojenlik katsayısı
- ısı emme katsayısı
- ısı geçirgenliği katsayısı
- ısı genleşme katsayısı
- ısı iletkenliği katsayısı
- ısı iletme katsayısı
- ısı nakil katsayısı
- iletme katsayısı
- imbisat emsali
- K katsayısı
- katılık emsali
- kayıp katsayısı
- kinematik akmazlık katsayısı
- kinematik viskozite katsayısı
- kinetik sürtünme katsayısı
- kirlilik giderme katsayısı
- konsolidasyon katsayısı
- korelasyon katsayısı
- kritik boşluk katsayısı
- kullanma katsayısı
- masetme katsayısı
- moment dağıtım katsayısı
- nakil katsayısı
- nem katsayısı
- nemlendirme katsayısı
- numerik katsayısı
- parlaklık katsayısı
- pasif toprak basıncı katsayısı
- pekleşme katsayısı
- sapma katsayısı
- satürasyon katsayısı
- sayısal katsayı
- ses emme katsayısı
- ses yansıma katsayısı
- ses yutma katsayısı
- sıkıştırma katsayısı
- sızıntı katsayısı
- sızma katsayısı
- sönüm katsayısı
- statik sürtünme katsayısı
- sürtme katsayısı
- sürtünme katsayısı
- şekil katsayısı
- tepkime katsayısı
- termik genleşme katsayısı
- U katsayısı
- uzama katsayısı
- viskozite katsayısı
- yansıma katsayısı
- yatak katsayısı
- zaman katsayısıİnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Türkçe-Rusça Sözlük ve Rus-Türkçe Sözlük > katsayı
-
4 iş
iş [iʃ] s1) Geschäft nt\işler nasıl gidiyor? wie gehen die Geschäfte?\işten atılmak ( fam) hinausfliegenbirini \işe almak jdn einstellen [o anstellen]3) (\iş günü) Werk ntbu onun \işi( dir) das ist sein Werk4) Sache f, Angelegenheit f\işin en korkunç tarafı das Schlimmste an der Sachebu iyi/kötü bir \iş das ist eine gute/schlechte Sacheo, bu \işte önemli bir rol oynuyor er spielt bei dieser Sache eine wichtige Rolle5) a. inform Job m6) ( fam) (\işine gelmek)bir şey birinin \işine gelmemek jdm passt etw nicht in den Krambu, benim hiç \işime gelmez das passt mir gar nicht7) \işi gücü yok er hat nichts zu tun\işim var ich habe zu tunyapacak hiçbir \işi yok er hat nichts zu tun8) birinin \işini bitirmek (sl) jdm den Garaus machen; ( öldürmek) jdn erledigen -
5 zor
едва́ затрудни́тельный наси́лие (с) тру́дный* * *1.1) тру́дность, затрудне́ниеzor gelmek — испы́тывать тру́дность / затрудне́ние
zora koşmak — создава́ть тру́дности
zoru olmak — име́ть тру́дности; терпе́ть / переноси́ть тру́дности
bu memleketin iki zoru var. Birinci okul, öfteki de yol — у э́той страны́ две тру́дности. Одна́ - шко́лы, друга́я - доро́ги
zor oyunu bozar — затрудне́ние расстра́ивает игру́ (употр. как оправдание и извинение за невозможность выполнения чего-л.)
2) си́ла, мощьzor kullanmak — применя́ть си́лу, прибега́ть к си́ле
3) наси́лие, давле́ние; принужде́ниеzorunda bırakmak — вынужда́ть, принужда́ть; заставля́ть
zora binmek — выполня́ться по принужде́нию
zora gelmemek — не выноси́ть / не терпе́ть нажи́ма / притесне́ния / наси́лия
zor nikâh — брак по принужде́нию
4) вы́нужденность, необходи́мостьzorunda kalmak / olmak — быть вы́нужденным (сделать что-л.)
oraya gitmek zorunda idim — я был вы́нужден идти́ туда́
zoru nedir? — к чему́?; кака́я в э́том необходи́мость?
5) прост. беспоко́йство, страда́ние2.midesinden zoru var — он страда́ет желу́дком
тяжёлый, тру́дный3.тру́дно, тяжело́, с трудо́мbu işi zor yapar — он с трудо́м справля́ется с э́той рабо́той
••- zoru zoruna
См. также в других словарях:
çalışma — is. 1) Çalışmak işi, emek, say Kendilerine iyi bir çalışma fırsatı verdim. Y. K. Karaosmanoğlu 2) Bir yapı elemanının yük altında biçim değiştirmesi, az veya çok zorlanması Bu kiriş hesabında kirişin aşırı yük altında çalışması göz önüne… … Çağatay Osmanlı Sözlük
iş — is. 1) Bir sonuç elde etmek, herhangi bir şey ortaya koymak için güç harcayarak yapılan etkinlik, çalışma İş bittikten sonra denize karşı sigara içilir. S. F. Abasıyanık 2) Bir değer yaratan emek 3) Birinden istenen hizmet veya birine verilen… … Çağatay Osmanlı Sözlük
iş — is. 1. Fəaliyyət, çalışma, zəhmət, əmək. Əqli iş. Fiziki iş. İş görmək. Elmi iş. İşlə məşğul olmaq. – İş insanın cövhəridir. (Ata. sözü). İş rəncbərin, güc öküzün, yer özününkü; Bəyzadələri, xanları neylərdin, ilahi! M. Ə. S.. İş nə qədər qızğın… … Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti
barış — is. 1) Barışma işi Biz baba kız biliyorduk ki bu gibi kaçışlar, bir barışla biter. M. Ş. Esendal 2) Savaşın bittiğinin bir antlaşmayla belirtilmesinden sonraki durum, sulh Atatürk ün insan haklarına ve dünya barışına ne kadar saygılı bir lider… … Çağatay Osmanlı Sözlük
Counter-Guerrilla — Seal of the Office of Defense Cooperation, Turkey. The 13 stars represent the original 13 US states, and indicate a United States Department of Defense organization (see seal).[1] Counter Guerrilla (Turkish: kontrgerilla) is the Turkish branch of … Wikipedia
araştırma — is. 1) Araştırmak işi, taharri 2) Bilim ve sanatla ilgili olarak yapılan yöntemli çalışma Türkiye nin nüfus patlaması konusunda yapılan araştırmalar ekonomik planlarımız için önemlidir. Birleşik Sözler araştırma filmi araştırma görevlisi alan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çaba — is. Herhangi bir işi yapmak için ortaya konan güç, zorlu, sürekli çalışma, gayret, ceht, efor Yoksa başlı başına zafer, boşuna bir çaba olur. F. R. Atay Birleşik Sözler can çabası yaşama çabası Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller çaba göstermek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
düşmek — e, er 1) Yer çekiminin etkisiyle boşlukta, yukarıdan aşağıya inmek Havada uçan kuş vurulmuş gibi birdenbire sokağa düşüyor. R. N. Güntekin 2) den Durduğu, bulunduğu, tutunduğu yerden ayrılarak veya dayanağını, dengesini yitirerek yukarıdan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
entrika — is., İt. intrigo Bir işi sağlamak veya bozmak için girişilen gizli çalışma, oyun, dolap, düzen, dalavere, dek, desise, hile Komşu çocuğuyla entrikaları, yarım temasları hiç olmamıştır. Y. Z. Ortaç Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller entrika… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kompozisyon — is., Fr. composition 1) Ayrı ayrı parçaları bir araya getirerek bir bütün oluşturma biçimi ve işi 2) Öğrencilere duygu ve düşüncelerini etkili ve düzgün bir biçimde anlatmaları için yaptırılan yazılı veya sözlü çalışma, tahrir, kitabet … Çağatay Osmanlı Sözlük
kümeleme — is. 1) Kümelemek işi 2) sin., TV Film yapımını kolaylaştırmak amacıyla aynı dekor içindeki çekimleri bir araya toplama, oyuncuların çalışma durumlarını düzenleme … Çağatay Osmanlı Sözlük